Küba Devrimi’nin başlangıcı Moncada Kışlası Baskını’nın 71. yıl dönümü bugün. Fidel Castro önderliğinde gerçekleşen baskın, her ne kadar başarısız olmuş olsa da sonrasında gerçekleşecek devrim hareketinin hem başlangıcı hem isim babası oldu.
Girizgahı kısa tuttuktan sonra yazının amacının 26 Temmuz Hareketi’ni anlatmak olmadığını söyleyebilirim. Moncada Kışlası önünde Fidel Castro ile birlikte bulunanlardan birini anlatmak istiyorum. Raúl Gómez García.
Raúl Gómez García Küba doğumlu bir gazeteci, yazardı. Dönemin Küba gazetelerinde yer alan yazılarını ve şiirlerini kimi zaman ismiyle, kimi zaman Ciudadano yani “Vatandaş” mahlasıyla imzalardı. Moncada Baskını’ndan çok önce siyasete atılmıştı. Ailesi Mambise’lerdendi. Adanın sömürgecisi İspanyolların, bağımsızlık savaşına katılanlara taktığı bir isimdir bu Mambise. 14 yaşında, lise öğrenciliği sırasında gazetecilik yapmaya başlamış, Antorcha, Meşale ismini verdiği dergiyi çıkarmıştı. Çok kısa zaman sonra Antorcha’da, lise müdürünün ders notlarını satarak gelir elde etmesini, öğretmenlere ve diğer çalışanlara kötü muamele etmesini konu edinen bir haber yayımlayıp okuldan atılmasıyla ne tür bir yazar, nasıl bir genç olacağını kestirmeyi kolaylaştırıyordu.
Liseyi, atıldığı okuldan başka bir okulda tamamlayıp öğretmen olduğunda ise sene 1950’ydi, Raúl Gómez Garcia, 22 yaşındaydı. Öğretmenlik döneminin de pek uzun soluklu olmayacağını tahmin edersiniz. Kısa zaman içinde ilerici görüşleri nedeniyle tutuklandıktan sonra öğretmenliğe dönüş yolu da kapanmıştı. O dönemde Fidel Castro ile tanıştı.
Darbenin Sabahında Elinde Yazısıyla Sokaklarda
Akranı Fidel Castro o sıra Küba Halk Partisi üyesiydi. Birlikte partinin gençlik kolunda siyaset yapmaya başladılar. 10 Mart 1952’de ise Fulgencio Batista Küba tarihinin son darbesini gerçekleştirip iktidarı ele geçiriyordu. Darbe gecesi Raúl Gómez García ise daktilosunun başına geçmiş, darbeye karşı “gerçekleri söyleyerek” direneceğini ilan ediyordu.
“Halklar, acılar üzerinde değil sevinçler üzerinde yükselmeli. Tarihsel fedakarlıklardan sonra insanların çabaları özgürlükle taçlanmalı, hor görülmeyle değil. Jose Marti’nin vatanının bu karanlık saatlerinde koşullar ve olaylar ile ilgili gerçekleri söylemeye geliyoruz.”
Darbenin olduğu gece sabaha kadar uyumadan yazdığı metnini alıp Habana sokaklarına çıkan Raúl Gómez García’nın metnini hiçbir gazete basmadı. Bu elbette Raúl Gómez García’yı yazmaktan alıkoymadı.
Diktatörlük döneminde rejim karşıtı öğrenciler, muhalifler her gün faili meçhullere kurban giderken Raúl Gómez García da yeraltına çekilmek zorunda kaldı. O saatten sonra yazılarını kelle koltukta kaleme aldı.
Gazetesini Evinde Basan Bir Gazeteci
Madem ki Raúl Gómez García’nın yazılarını yayımlatabileceği bir gazete yoktu, o gazeteleri kurmak onun işi olacaktı. Önce “Son Los Mismos” gazetesini kurdu. “Onlar Aynı” gazetesi hem diktatörlüğün işlediği suçları yazıyor, hem kendilerine yakın uzak tüm siyasetçilerin kirli çamaşırlarını ortaya döküyordu. Üstelik Raúl Gómez García’nın aile evine kurulmuş ilkel bir matbaa makinesinde çoğaltılarak!
Son Los Mismos’un ilk sayısında şöyle yazıyordu Raúl Gómez García:
“Yurttaşlarını ormanlarda vuranlarla ONLAR AYNI. Aptal bir özerklik için İspanya ile uzlaşmayı destekleyenlerle ONLAR AYNI. Bizi Amerikan altını karşılığı satmak isteyenlerle ONLAR AYNI. 50 yıldır Cumhuriyeti yağmalayanlarla ONLAR AYNI. Bizi en korkunç zulme, en despotik diktatörlüğe maruz bırakanlarla da ONLAR AYNI. Evet bunlar AYNI. Onlar bir sınıfına aitler: Nefret edenler ve yok edenler. Vatan görevi bitmemiştir. Görevi tamamlamak için onurlu insanların bir araya gelmesi gerekmektedir. Yaşasın Cumhuriyet! Ama onu satan, çalan ve ona ihanet edenler olmadan yaşasın!“
“Onlar Aynı” Dedikten Sonra “Suçlayan” Bir Gazeteci
Fidel Castro da Son Los Mismos’u okumakta ve oldukça etkilenmekteydi. Bunun için ki gazetenin adını “El Acusador” yani “Suçlayan” olarak değiştirmeyi önermişti. Son Los Mismos’ta “El Ciudadano”, Vatandaş mahlasıyla yazan Raúl Gómez García için ise bu yeni bir gazetenin fikriydi. Son Los Mismos basılmaya devam ederken El Acusador’u da çıkarmaya başladı.
El Acusador yayın hayatına şöyle başlıyordu:
“Suçlamak için: Hırsızları, halkın katillerini, zavallı Kübalı çocukları aç bırakıp soyanları, savunmasız insanları ezenleri, cumhuriyete ihanet edip onu lekeleyenleri”
Tesadüf ki Moncada Baskını’ndan ötürü yargılandığı mahkemede Fidel Castro ünlü “Tarih Beni Aklayacaktır” konuşmasını yapacak ve yıllar sonra o konuşmayı “Cienfuegos’taki bir öğrenci protestosu sırasında hapse atılmıştım. Avukattım ve kendimi savunmuştum. Moncada Duruşmaları’nda ise artık suçludan suçlayana dönüşmüştüm.” şeklinde anlatacaktı.
Son Los Mismos ve El Acusador sonrasında birleşti. Gazetenin son sayısı ise 10bin kopya olarak basıldı. İhbar üzerine yapılan baskınlarda yaklaşık yarısı ele geçirilip imha edildi. Son sayıda Fidel Castro şöyle yazıyordu: “Zaman siyasetin değil devrimin zamanıdır. Siyaseti oportünistler yani imkana ve kaynağa sahip olanlar kutsamaktadır. Devrim cesurlara ve ideallerini samimiyetle savunanlara, göğsünü gerebilenlere, bayrağını kaldırabilenlere liyakat yolunu açacaktır. Devrimci parti, Küba halkının içinden ve devrimci olmalıdır ki Küba’yı kurtarabilsin.”
Son sayıdan sonra Raúl Gómez García yakalandı ve hapse atıldı. Gazetenin yayın hayatı sona ermişti ama misyonunu tamamladığı da çok geçmeden ortaya çıkacaktı. Son sayının ardından bir yıl bile geçmeden Moncada Baskını gerçekleşti.
Moncada Baskını’ndan Önce Okunan Şiir
Baskına katılanlar arasında elbette Raúl Gómez García da vardı. Baskın için gönüllü olmakla kalmayıp Moncada Manifestosu’nu kaleme almış, bu manifesto baskından hemen önce Fidel Castro tarafından okunmuştu.
Şöyle diyordu Moncada Manifestosu’nda Raúl Gómez García:
“Tek bir adamın keyfi iradesi altında çöken cumhuriyetin acınası tablosuna karşı, özgür insanların içinden milli ruh yükseliyor. Bu ruh diktatörlüğün meydan okuyan kibrine ve politikacıların utandırıcı uzlaşı ve pazarlıklarına karşı, Küba halkının utanç duygusuyla yükseliyor, anayasasını, temel özgürlüklerini gasp edilen haklarını yeniden kazanma kararlılığında birleşiyor. Ülkeyi kaosa sürükleyen en hırslı Kübalı ve onun acımasız yandaşlarının çıkarlarına karşı, özgürlüğe aşık Küba gençliği, ölümsüz bir isyan eylemiyle coşkulu bir şekilde yükseliyor. Geçmişin uzlaşılarını da yas ve hayal kırıklığıyla dolu bugünü de kırarak…”
Raúl Gómez García gazeteciliğin yanında şairdi de. Her ne kadar yazdığı manifestoyu Fidel Castro okumuş da olsa baskın için yazdığı şiiri duyurmadan geçemezdi. Fidel Castro manifestoyu okuduktan sonra sözü aldı. “Ya Estamos En Combate” yani “Artık Savaştayız.” Baskından hemen önce bu şiiri de okudu yol arkadaşlarına.
Sonrasında hücum başladı. Kendilerinden silah ve sayıca çok üstün olan orduya karşı yapılan Moncada Baskını’nın sonucunda 61 devrimci hayatını kaybetti. Hayatını kaybedenlerin önemli bir bölümü sağ ele geçirilip infaz edildi veya sonrasında işkence ile öldürüldü. İşkence sonucu ölenlerin içinde Raúl Gómez García da vardı.
“Esir Düştüm, Oğlun”
Moncada Baskını’nın ardından Raúl Gómez García sağ ele geçti. Hastaneye götürüldüğünde ise annesine iletilmek üzere bir not yazabildi. Hastane çalışanlarından birine verdiği notta yalnızca şu yazıyordu: “Esir düştüm, oğlun.” Askerler Raúl Gómez García’yı hastaneden alıp yakalanan diğer arkadaşlarının yanına getirdiğinde ise arkadaşları onu tanımakta güçlük çekti.
Baskına katılıp sağ ele geçenlerden, Küba Devrimi’nin kadın liderlerinden, Moncada Baskını’na katılan iki kadından biri, Haydée Santamaría Cuadrado, Raúl Gómez García’nın son anlarını şöyle anlatıyor:
“Esir alınmış, yerde oturuyorduk. Yanımıza bir genç getirdiler. O kadar vahşice dövülmüştü ki ayakta duramayıp yere düştü. Onu yanımıza oturttuğumuzda ancak Raúl’ olduğunu anladık. Dişlerini sökmüşlerdi. Onu o kadar vahşice dövmüşlerdi ki nasıl hala oturabildiğine inanamadık. Sonrasında onu döverek öldürdüler.”
Batista’nın askerleri Raúl Gómez García’yı öldürdükten sonra saldırıya uğrayan kışlanın içine getirdiler ve yanına bir silah koyarak çatışma sırasında öldüğünü ilan ettiler.
Raúl Gómez García’nın yazdığı not annesinin eline ulaştığında çoktan ölmüştü.
Kalem Elde Geçen Bir Ömür
Raúl Gómez García öldüğünde 24 yaşındaydı. Yaşamını 14 yaşından ölene dek yazarak geçirmişti. Bu yüzden bugün Küba’da “Yüzyılın Jenerasyonu” olarak anılan Fidel Castro’nun, Camilo Cienfuegos’un, Frank Pais’in dahil olduğu jenerasyonun şairi olarak gösteriliyor. Aynı zamanda doğum günü olan 14 Aralık Küba’da, Kültür İşçileri Günü olarak kutlanıyor.
Moncada Kışlası Baskını pek çok devrimci harekete ilham verdi, başta Küba ve Latin Amerika halkları olmak üzere pek çok halka umut oldu. Baskın, Küba’da devriminin fitilini ateşledi; Küba Devrimi ise pek çok başka devrimin ve mücadelenin fitilini. Yüzyılın Jenerasyonu’nun şairi, devrimin gazetecilerinden meslektaşım Raúl Gómez García da benzer bir ilham kaynağı olarak karşımızda duruyor. Hem biz gazeteciler için, hem eli kalem tutan herkes için…