Yaklaşık 3000 yıllık tarihi geçmişi olan, pek çok uygarlığa ev sahipliği yapmış, Dünya Miras Kenti Safranbolu…
Benim için büyüsü, büyüdüğüm şehir olmasından diye düşünürdüm, değilmiş. Herkes için büyülüymüş. Bu mirası korumanın sorumluluğunu hep birlikte almamız gerektiğini, Safranbolu’yu anlattıkça öğrendim. 25-26-27 Eylül tarihlerinde ‘Kültürel Miras ve Korumacılık’ temalı Altın Safran Belgesel Film festivaline ev sahipliği yapacak bu güzel kenti biraz da sizlere anlatmak istedim.
Yaklaşık 3000 yıllık tarihi geçmişinde pek çok uygarlığa ev sahipliği yapan şehirde 19. yüzyılın sonunda 28 cami, 2 Ortodoks kilisesi, 13 tekke, 2 kütüphane, 191 okul, 12 medrese, 8 Yunan okulu, 1 telgraf istasyonu, 24 han, 11 hamam, 940 dükkân ve 1 hastane gibi kültürel zenginlikler vardı. Osmanlı döneminden kalma han, hamam, cami, çeşme, köprü ve tarihi konaklar, bugün de ziyaretçilerin ilgisini en çok çeken yapılardandır.
UNESCO tarafından 1994 Aralık ayında Dünya Miras Listesine dahil edilen Safranbolu’nun ünlü konaklarının 18. ve 19. Yüzyılda yapıldığı düşünülmektedir. Sırası ile Hititler, Frigler, dolaylı yoldan Lidyalılar, Persler, Helenistik Krallıklar (Pondlar), Romalılar (Bizans), Selçuklular, Çobanoğulları ve Osmanlı’ya ev sahipliği yapan şehirde 2000 adet geleneksel yapıdan 1008 adeti tescillenmiş ve yasal koruma altına alınmıştır. Türkiye’de yaklaşık 50.000 adet korunması gereken kültür varlığının 1.125’i Safranbolu’ da bulunmaktadır. Bu nedenle Safranbolu, ‘Müze Kent’ durumundadır.
Ev sahipliği yaptığı uygarlıklardan miras kalan yapılarının yanında, ona ismini veren safran da Safranbolu ile özdeşleşen kültürel ögeler arasındadır. Safran, çok eski çağlardan beri baharat ve gıda boyası olarak kullanılan soğanlı bir bitkidir. Yaklaşık 10 gram safran elde etmek için, 1430 tepeciğin güneş doğmadan toplanması gerekmektedir. Bu nedenle pahalı ve değerli bir ürün olan safran, çeşitli dönemlerde hastalıkları iyileştirici ve koruyucu bir madde olarak da değer görmüş hatta renginden ötürü kutsal sayılmıştır.
Safranbolu’ya ismini veren safran, her yıl Eylül ayında düzenlenen Altın Safran Belgesel Film Festivaline de isim vermiştir. 2000 yılının Eylül ayında ilk kez düzenlenen, 2004 yılında tüm dünyadan katılım sağlanan ve uluslararası boyutta bir organizasyon haline gelen festivalin amacı; öncelikle bu festivale ev sahipliği yapan Safranbolu’nun ve bu topraklarda bulunan kültürel öge ve değerlerin ‘Kültürel alt yapısı ile korunarak sürekliliğinin sağlanması’dır. Bu sayede bölgeye ait değerler, festival aracılığı ile sürdürülebilir kılınıp gelecek nesillere taşınabilir hale gelir.
‘Kültürel Miras ve Korumacılık’ teması altında, tarihsel, kültürel ve çevresel ögelerin geleceğe taşınmasında rol oynayan festival, kültürel sürdürülebilirlik konusunda oldukça etkilidir. 1975 yılında Süha Arın tarafından çekilen, Altın Portakal Ödüllü ‘‘Safranbolu’da Zaman’’ isimli belgesel, kentin pek çok kurumun dikkatini çekmesine, bir turizm noktası olmasına önemli katkıda bulunmuştur. Altın Safran Belgesel film festivalinin 10. Yılı Süha Arın’a ithaf edilmiş, Safranbolu’nun en eski yapılarından biri olan Mektepçiler Konağı’nda düzenlenmiştir. Konak, Süha Arın’ın meslek yaşamında kullandığı önemli eşyaları, tüm kütüphanesi ve film ekipmanlarının sergilendiği bir kültür sanat merkezine dönüştürülmüştür.
Safranbolu’nun tanıtımında belgesel filmlerin önemi, 1975 yılında Süha Arın’ın belgeseli ile başlamış, 2000 yılında düzenlenmeye başlayan Altın Safran Belgesel Film Festivali ile devam etmiştir. 25-26-27 Eylül tarihlerinde 21. kez düzenlenecek festival, pandeminin ardından ‘normalleşme süreci’ koşullarına uygun bir biçimde devam edecek. Ana teması ‘Kültürel Miras ve Korumacılık’ olan festivalin bu yılki yan teması ise ‘Kent Hafızası’ olarak belirlenmiştir.
Büyüdüğüm bu şehrin dar sokakları, her biri birbirinden özel yapıları, altınla değeri yarışan safranı; benim, Eylül’ün hafızasındakiler… Kent Hafızası teması ile üretilen belgesel filmlerini ise 25-27 Eylül tarihleri arasında göreceğiz.