Mimaride ve tasarımda oldukça kullanılan transparan bir malzeme, cam. Camın ana materyal olarak kullanıldığı ikonik eserleri inceleyeceğim bu yazının odağında ise, ‘cam tavan’ (Glass Ceiling) var.
2019 yılının Kasım ayında hizmete açılan Louis Vuitton Maison Seoul mağazası dünya çapında ünlü mimarlar Frank Gehry ve Peter Marino tarafından tasarlanmıştır. Peter Marino’nun iş birliği ile tasarlanan mağaza, Frank Gehry’nin ikonik mimarisi ile dikkat çekici bir mekan haline getirilmiştir.
Frank Gehry tarafından tasarlanan kıvrımlı cam cephe, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Hwaseong Kalesi gibi geleneksel Kore mimarisinde bulunan kavisli çatılar için bir referans niteliğindedir. Gehry’nin ilham aldığı diğer bir nokta ise yerel bir dans türü olan Dongnae Hakchum’un kostümlerinin beyaz rengi ve dans ederken oluşan kıvrımlı formları.
Beyaz taş bir kaidenin arasına oturtulan bu mimarinin ön cephesinin tamamında kullanılan cam, yine cam ile kaplı sergi alanı olarak kurgulanan bir çatıyla son buluyor.
Frank Gehry’nin cam mimarisinden sonra, yine bir mimar Zaha Hadid’in ürün tasarımı örneği ile devam edelim. Örneğe geçmeden önce Zaha Hadid’i tanımakta fayda var. 2016 yılında kaybettiğimiz Zaha Hadid, döneminin efsane isimlerindendir. Dünya genelinde pek çok ikonik tasarımı olan Hadid, 2004’te Pritzker Ödülünü kazanmış, 2016’da İngiliz Mimarlar Kraliyet Enstitüsünden (RIBA) altın madalya almıştır.
Katılaşmış su birikintisi görünümündeki transparan cam masa tasarımı, dinamik çizgileri ve yalın geometrisi ile akışkan bir görüntü yaratır. Kullanıcıya ergonomik veya fonksiyonel özellikler vadetmeyen bu konsept tasarımın ana hedefi, mekan ile obje arasında hareketli bir köprü kurmaktır.
Zaha Hadid’in cam masa tasarımı, pek çok sergide kendine yer bulmuştur. Radikal mimarisi ve tasarımlarındaki dinamizm, kariyeri boyunca bahsettiği kadınların mimari ve tasarım alanında profesyonel olarak karşılaştıkları zorluklara meydan okumak için cesaretlendiren kişiliğinin bir ifadesiydi. Zaha Hadid ismi tasarım ve mimarideki başarılarının yanı sıra, cam tavanı kıran kadın olarak da karşımıza çıkmaktadır.
İlk olarak Adweek dergisinin Mart 1984 sayısında Gay Brant tarafından kullanılan Cam Tavan (Glass Ceiling) kavramı, literatürde yaygın olarak kadınların hiyerarşide belirli bir seviyenin ötesine yükselmesini engelleyen transparan bir engel olarak tanımlanmaktadır. Cam tavan, genellikle cinsiyet, ırk gibi ayrımcı semboller kaynaklı olarak, bireylerin yükselişinin önündeki engeldir. Yükselmeye çalışırken çarptığımız bu engelin, cam olarak tanımlanmasının sebebi ise, transparanlığıdır. Bu engel resmi olarak bireyin karşısına çıkmaz, görünmez bir politikanın sonucudur.
Eğriler Kraliçesi Zaha Hadid, sadece tasarım ve mimaride yaptığı etkilerle kalmayıp aynı zamanda bir kadının kendi şartları ile nasıl yükselebileceğini de göstermiştir.
Bugünlerde kadınların çarptığı bu cam tavanı kırmak için pek çok adım atılmaktadır. Endüstriyel tasarımcı kadınların yeteneklerini, girişimlerini ve karşılaştıkları zorlukları anlamak ve çözümler üretebilmek için 6-7 Ekim 2020’de düzenlenmesi planlanan Women in Design Deep Dive etkinliği de, kapsayıcı ve eşitlikçi bir yaklaşım ile kalıpları bozmayı amaçlamaktadır. Katılımcılara atölye çalışmaları da sunan etkinlik, tüm cinsiyetlerden tasarımcı ve mimarları, bugün tasarımda kadınların karşılaştığı zorlukları keşfetmeye ve işyerinde kapsayıcılık ve cinsiyet eşitliği için anlamlı çözümler üretmeye davet ediyor.
Zaha Hadid gibi, gelecek nesillere ilham veren liderleri kutlamak, mesleğimiz için yeni normlar oluşturmaya katkıda bulunmak sorumluluğumuzdur. Bu cam tavanları birlikte yok edeceğiz…