Yeni yıla doğru geri sayarken Spotify yine algoritmaların verdiği yetkiyle “bak bakalım bu yıl neler dinlemiş, neler keşfetmişsin” diyerek karşımıza çıktı. Dinleme alışkanlıklarımız son dönemde Spotify başta olmak üzere dijital mecralara iyice kaymış, mp3 klasörleri tozlu sandıklara dönüşmüşken 2020’de kişisel olarak dinlenen türlerin sıralamasına ya da en çok dinlenen isim ve şarkılara dair merak da büyük ölçüde Spotify Wrapped’le giderilebiliyor. Birbirine gittikçe daha çok benzeyen günlerin kaygı dolu akışıyla hatırlanacak 2020’ye, yıllık koşunun son düzlüğünde durup müzikli bir bakış atmak keyifli oldu. Yeni üretimlerin tekli, kısaçalar ya da uzunçalarlar halinde dinleyicilere ulaşmaya devam etmesi ise müziğin iyileştirici gücüne daha fazla sığınılan bu süreçte şüphesiz ki umut verdi. Bu yeniliklerden bir tanesi de önümüzdeki günlerde kulaklarımızı şenlendirecek olan The Avalanches albümü “We Will Always Love You”. Böylesi yeni üretimler müzikseverler için umudu diri tutsa da müzisyenler ve sektör emekçileri için belirsizliğin dağıldığı, ekonomik anlamda içine girilen çıkmazın doğru politikalarla aşılabildiği günler gelmeden umudun gerçekten dirilebilmesi zor gibi. Bu noktada elbette akla dayanışmanın önemi ve bunun somutlaştığı örnekler geliyor. O örneklerden birisi olan Olta Dayanışma’nın dördüncü albümü de 18 Aralık’ta yayınlanacak.
Son birkaç yıldır OHAL’in olağanlaştırıldığı, “normal”in gitgide derinleşen adalet yoksunluğu hissiyle bütünleştiği Türkiye gerçekliğinde toplumsal yaşamın güvencesizlikle sınanması, farklı toplumsal kesimleri bir çözüm arayışı etrafında zaten daha zorunlu bir şekilde yan yana getiriyordu. Buna bağlı çeşitli pratikler de bu koşullarda ortaya çıkıyordu.
Ekonomik çıkmazlar da dahil toplumsal birçok meselenin kaynağındaki sistemsel sorunlar, pandemi koşullarına özel olmasa da bu süreçte “normal” şartlardan çok daha hızlı bir ivmeyle ve belirsizliğe savrularak yoğunlaştı. Pandemiye karşı önlemlerin gevşetildiği birkaç ay boyunca resmi politikalar çerçevesinde kimi sektörlerin içine düştüğü sıkıntıların çözümüne öncelik verildiği, kimisinin ise aynı derecede önemsenmediğini deneyimleyenlerin arasında müzisyenler ve müzik/eğlence sektöründen emekçiler de vardı. Bu koşullarda ortaya çıkan Olta Dayanışma, bağımsız birçok müzisyeni bir araya getiren derleme albümlere imza atmaya başladı.
Albümlerden ilk ikisine ve onlarda yer alan Ankaralı isimlere dair iki yazı Kroniko’da sizlerle buluşmuştu. Aradan geçen zamanda “Olta 3” albümü de dijital platformlardaki yerini aldı ve “ne kadar çok dinlenirse dayanışmanın maddi yansımalarının o kadar çok artacağı” şarkılar yine birçok farklı ismin imzasını taşıdı. Genç yaşta hayata gözlerini yuman Aras Ozan’ın anısına yayımlanan albümde müzisyenin iki şarkısına yer verildi ve yine kendisine ait bir çizim albüm kapağında kullanıldı. İlk iki albümde dinlediğimiz Peyk grubu bu albümde yer almasa da eski bestelerinden “Halim Yok”, İsimsiz Orkestra ve Feridun Düzağaç tarafından yeniden yorumlandı. Spotify’daki dinlenme sayılarını baz alırsak albümde en çok öne çıkan şarkı da bu oldu diyebiliriz.
TIKLAYIN – Her yerde deniz var, Ankara dahil I
TIKLAYIN – Her yerde deniz var, Ankara dahil II
Dayanışmanın bir albüm serisi olarak yola çıkmasının amaçları arasında, profesyonel olsun olmasın bağımsız birçok müzisyenin bu koşullarda üretim motivasyonunun sürekli kılınması ve bu motivasyonla ortaya çıkan üretimlerden dinlenme sayıları arttıkça yaratılan kazancın, ihtiyaç sahibi sektör emekçilerine aktarılması var. Bizeyse kulağımız ilk üç albümün şarkılarında, yeni albümü beklemek kalıyor.
Unutmadan; “Olta 2”nin güzelliklerinden Boyalı Kuş grubunun “Alaca”sına pek keyifli bir de klip çekildi ve klip kısa bir zaman önce Youtube’da yayınlandı.
Yolculuk bileti
2020’yi en azından müzikal üretimler açısından keyifle anmamıza katkı sunacak albümlerden “We Will Always Love You” ise 11 Aralık’ta yayınlanıyor. Şimdiden akılda “acaba nasıl bir sample evreninde yolculuğa çıkılacak?” soruları; buna sebepse üçüncü stüdyo albümlerine imza atacak olan The Avalanches grubunun bu evrende uzun yıllardır ustalıklı bir şekilde yolculuk ediyor olması.
Grubun 2001 tarihli ilk albümüne ismini veren ve o yıl gelen büyük başarının da sebebi olan “Since I Left You” şarkısı, müziğiyle birlikte çaldığı hayal diyarı kapısını, bir dans yarışmasına konuveren ve dansa eşlik etmeye başlayan madencileri izlediğimiz unutulmaz klibiyle sonuna kadar aralıyordu. Hem enstrümantal hem de vokal sample’larıyla harikalar yaratan grup birçok farklı müzik türüyle elektronik müziğin yolunu kesiştirirken, yine akıllara kazınan bir kliple özdeşleşen “Frontier Psychiatrist” şarkısında bu kesişimlerden doğan imkanın sınırlarını zorluyordu.
Uzun süren bir sessizliğin, tam 15 yılın ardından ikinci albümüne imza atan grup, 2016 yılında “Wildflower”ı piyasaya sürdü. Her koşulda neşelenmenin anahtarı olan keman melodisiyle Honey Cone şarkısı “Want Ads”i bu albümle keşfettim. Sebebiyse elbette yine The Avalanches grubunun plaklardaki yolculuğuydu. Albümde yer alan ve yine yeniden klibiyle gönüllere taht kuran “Because I’m Me” şarkısı enstrümantal olarak “Want Ads”in güleryüzlü sample’larına sırtını yaslamış, Camp Lo’nun rap vokaline ise yine tozlu raflardan bir vokal sample’ı eklemişti. Bu sayede 1950’li yılların sokaklarından yükselen çocuk sesleri, günümüzden bir müzisyene eşlik etmiş oluyordu. Kullanılan bu sample, 1959 tarihli “Street And Gangland Rhythms (Beats And Improvisations By Six Boys In Trouble)” adlı albümde yer alan “Why Can’t I Get It Too”dan alınmıştı. Sokağın gerçekliğini yansıtan bu eski albümde, dönemin farklı müzik türlerinin sokaklarla olan bağını çocukların söylediği şarkılar ve onlara tek başına eşlik eden perküsyonlar eşliğinde deneyimlemek mümkün.
The Avalanches’ın yeni albümünü merakla beklememin en önemli sebebi, işte bu farklı albümlere ve dönemlere kapıların açılma ihtimali. Elbette, o farklı parçaların yeni bir müzikal yaklaşımla bir araya gelip ortaya çıkardığı yeniliğe dair merak da cabası. Bu yıl boyunca piyasaya sürülen birkaç tekli oldu. Albümde de yer alacak bu teklilerin müzikal ortaklığına bakılırsa, her birinin kapak görseline de yansıyan bir uzay yolculuğu bileti bizi bekliyor gibi. İyisi mi, biz her ihtimale karşı birbirine benzeyen günlerin kaygı dolu akışından böylesi kaçış biletlerini biriktirelim.