Skip to main content

2020 bitse de rahatlasak!

Yedinci ayına girdiğimiz bu yıl kaç kere duyduk bu cümleyi, biz kaç kere kurduk? Çevremdeki insanlardan 2020’yi hissettirdiği duygularla tanımlamalarını istediğimde hep şunlardan bahsettiler: Üzüntü, umutsuzluk, kaygı, özlem en çok da gerginlik…

Günlerce evden çıkamadığımız bu karantina dönemi, göreceli olarak ‘esnetilmiş’ olsa da ruh halimizdeki iyileşmeler biraz zaman alacak. Etrafımızdaki çoğu insan “gergin.”

Tam da bu sebepten bugünkü yazıda “tensegrity” kavramı üzerinde duracağım. Kavram; ‘tension’ (gerilim) ve ‘integrity’ (bütünsellik) kelimelerinin birleşiminden türetilmiş. Tüm evrende var olan denge sisteminden esinlenilen tensegrity yapıları, çubukların ve çubukları bağlayan kabloların dengede olduğu sistemlerdir.

Tensegrity kavramını ilk olarak 1948 yılında Buckminster Fuller kullanmış ve kavramı, “Gerilim okyanusu içindeki basınç adaları” olarak tanımlamıştır. Fuller’in öğrencisi Kenneth D. Snelson da çalışmaları ile tensegrity sistemlere çok fazla katkı sağlamıştır. Snelson’un heykel çalışması ve Fuller’in geliştirdiği tensegrity küre, kavram ile ilgili araştırma yapmaya başladığımızda ilk karşılaşacağımız çalışmalardır. Sistemin kurucusu olarak tanımlanan Snelson ve Fuller’den sonra da bu yapı ile ilgili pek çok araştırma yapıldı. Tensegrity sistemlerindeki araştırmayı çekici kılan noktaların başında, malzemenin oldukça az ve verimli kullanılabilmesi sayesinde son derece hafif olması, sadece çubuklar ve çubukları bağlayan kablolardan oluşması sebebi ile depolamadaki kolaylıkları, aynı anda yükü dağıtarak dinamik strese dayanma kabiliyeti gibi olağanüstü özellikleri gelmektedir.

Tensegrity yapılar oldukça etkili yapılar olmasına rağmen, bu tip yapılar pek fazla inşa edilmedi. Bunun en önemli sebepleri tensegrity yapıların tek bir zayıf noktasının olması ve gelişime ihtiyaçlarının olmasıdır. Hesaplamalarının oldukça hassas olması gereken bu yapıları, gelişen teknoloji ve modelleme teknikleri sayesinde daha fazla göreceğiz. 2009 yılında açılan Kurilpa köprüsü görece yeni yapılardan biridir.

Birçok kaynakta temel olarak denge prensibi ile çalıştığı belirtilen bu sistemlere örnek olarak; iskelet (çubuklar) ve kas sistemimiz (kablolar) verilmektedir. (Bazı kaynaklarda bu örneğe karşıt olarak tensegrity’nin kararlı geometriler için olduğu savunulmaktadır.) Öte yandan geçerliliği tartışma konusu olsa da tensegrity kavramını bedensel ve zihinsel denge arayışında olan insanlar bir meditasyon çeşidi olarak kullanmaktadır.

Enerjetik bir çalışma olan tensegrity, Antropoloji öğrencisi Carlos Castaneda’nın ‘Don Juan’ın Öğretileri’ kitap serisinde yer verdiği Meksika Şamanlarının zihinsel ve bedensel özgürleşme, bilinmeyen potansiyellere ulaşma uygulamalarının modern biçimidir. Hareket odaklı egzersizler içeren meditasyon uygulamalarındaki hedef, mimaride de gördüğümüz gibi gerilimin tüm vücuda dağıtılması ile dengeye ulaşmaktır.

Mimaride ve meditasyonda gerginliği tüm hacme yayarak dengeye ulaşmanın hedeflendiği, mimarideki örneklerinin başarısını ufak maketlerle deneyimleyebileceğimiz tensegrity kavramı ile önümüzdeki yıllarda çok daha fazla karşılaşacağımız öngörülüyor. Doğduğu günde kavramın öncüsü Buckminster Fuller’i saygıyla anıyor, yazımın, gerginliklerimizi düşünürken ön açıcı bir kavram olarak işe yaramasını umuyorum.

Kültür

Zaman

Eylül DanışmanEylül DanışmanAğustos 2, 2023
Kültür

Nazmiye

Eylül DanışmanEylül DanışmanAğustos 2, 2023