Bir önceki yazıda “bakın 2020 bitmeden daha hangi albümler bekliyor bizi” demiş ve The Avalanches’in yeni albümüyle Olta Dayanışma’nın albüm serisinin dördüncüsünden (teknik aksaklıklardan dolayı albümün yayın tarihi 8 Ocak tarihine ertelendi) dem vurmuştum. Ardından bir albüm daha geldi ki 2020 bitmeden bizi bir on yıl kadar öncesine ışınladı. “Hayata”, 4 Aralık’ta bir Onur Özdemir albümü olarak dijital ortamlarda paylaşılsa da birçok müziksever bu albümü bir grubun ismiyle özdeşleştirdi elbette. 2000’lerin başlarında şenlikler ve çeşitli mekânlarda verilen konserler; Youtube’un hayatımıza girdiği vakitler, internetin bağımsız müzisyenlere sunduğu imkânlardan bir diğeri olan Myspace’e yüklenen demo kayıtların topladığı ilgi; tüm bu süreçte biriken bestelerin akla kazınır şekilde bir araya geldiği 2008 tarihli “Hayat” albümü ve 2011 yılında imza atılan “Bizim Büyük Çaresizliğimiz” film müzikleri derken dağılıp giden Sakin grubu…
Sevilen ve yeni çalışmaları merakla beklenen grupların dağılması, solo kariyerleri boyunca kulakların daimi misafiri olan isimlerin “müziği bırakıyorum” söylemleriyle kıyaslanınca, meraklı bekleyişlerin bir gün son bulacağına dair umut daha güçsüz kalabiliyor. Hele ki grup dinamiklerinin kişilerarası çıkmazlardan müteşekkil bir konuma gelmesi durumunda, ortak üretim motivasyonunda yaşanabilecek çöküşlerin geri dönülemez, dönülse de eskisi gibi olunamaz hallerini düşününce.
Sakin’in dağılmasından sonra, o döneme dek grubun şarkılarının hissettirdiği, bütünü şaşırtmayan bir şekilde tamamlayan ikinci albüm demoları internet ortamına düşmüştü. Müzikal üretimler için bağımsız bir dağıtım ağı gibi işleyen imkânlardan yaygın kullanılanı, bu sefer Myspace değil Soundcloud’tu. 2014 yılında demo kayıtların yüklendiği “sakin 2. album demolari” adlı hesabın açıklama kısmı, yakın tarihli bir güzelliğin çoktan nostaljiye dönüştüğü hissini yansıtıyordu:
“Arkadaslar, bu kayitlar sakin dagilmadan once yapilmis demo kayitlaridir. artik hicbir sekilde bir sakin albumunde yer almayacaklari icin, burada yayinliyoruz. sakin tekrar bir araya gelmiyor. gaza gelmeyin. sakin dinleyin. sakin kalin ;)” [1]
Mutluluk ve hüznü harmanlayan nostalji hissi, en başta geçip giden zaman sebebiyle dönülemeyecek olana duyulan özlemde yoğunlaşıyor. Bu özlemin etkisiyle savrulanların ise Hakan Taşıyan’dan ilhamla “N’apıyoruz biz ki?” diye sormasına sebep olabiliyor. İkinci albüm demolarının çoğu kez o hisle dinlenmesinin temelinde, “artık hiçbir şekilde bir Sakin albümünde yer almayacak” oluşlarındaki netliğin yanı sıra, grubun solisti Onur Özdemir’in karşımıza Onurr olarak çıkıp bu sefer soruyu “N’apıyorsun abi sen?” şeklinde sordurması da vardı.
Pop müziğin basmakalıp üretimlerle “eğlendiren” çizgisi içerisinde tarzını büyük ölçüde değiştiren Özdemir, bir “r” harfi daha eklenmiş ismiyle solo çalışmalarına imza atmaya başlamıştı. Onu; Sakin grubuyla tanıyanların çoğunu şaşırtan şey, ismine bir harf eklenirken üretilen müziğin derinliğinde büyük çaplı bir eksilmenin yaşanmasıydı. Sakin’in ilk ve tek albümü “Hayat”ta yer alanlarla Onurr imzasını taşıyan şarkıların kimisinde tematik olarak yolların kesişmesi, özellikle aşka dair söylenen sözlerin müzikal üretimlerdeki bolluğunu düşününce normal gelebilir; ancak örneğin albümde yer alan “Edepsiz Komedya”da aşka dair sözlerdeki nahif akışın, ritmik yapı ve melodiyle birlikte yarattığı derinlik, sonraki yılların Onurr imzalı şarkılarıyla birlikte düşünüldüğünde ortaya çıkan fark, pek de normal karşılanacak gibi değildi. “Hayat” albümündeki diğer şarkıları da farklı, ama albümdeki bütünlükte buluşan yönleriyle ele alıp aynı cümleyi kurmak mümkün; aşk temasının ötesine geçip tekil hayatların devrim yapma ihtimalini daha sert bir müzikal altyapıyla güzelleyen “İkarus Başarsa” ya da köklü toplumsal sorunların hepimizi, her an birer deneğe çevirme ihtimalini yine aynı tarzda bir altyapıyla kulaklara kazıyan “Denek Hayatım” şarkılarında olduğu gibi. Farkı yaratan en temel unsurun, Sakin’in bir grup olarak varlığı ve onu bir arada tutan motivasyonun farklılığı olduğunu, Onur Özdemir’in şu sözleri açıklıyor gibi:
“Sakin şimdi dönüp baktığımda, 20’li yaşların üniversitedeyken kurduğumuz rüya takımı gibi bir şeydi. O zamanlar da röportaj verdiğimde söylemişimdir, biz dördümüz o dönem müzik yapmıyor olsak, bale de yapıyor olabilirdik. Mevzu aslında birlikte o ekibin bir şeyler yapıyor olmasıydı, yaptığımız müziğin tarzıyla veya adlandırılan müzik türüyle aslında hiç alakadar değildi. Esas olay o dört adamın mutluluğuyla ilgiliydi bunun altını net olarak çizmek istiyorum.”[2]
Grubun kurulup adım adım ilk albümlerine doğru ilerlediği yıllar, “Yeni Türkiye” söyleminin hızlı bir şekilde dolaşıma sokulduğu sürecin de başlarıydı. 2004 yılında, aslında yenisiyle eskisiyle kof bir yönetim anlayışının hüküm sürdüğünü ve süreceğini anlaşılır kılan “hızlandırılmış tren katliamı” yaşanmıştı. Bu katliamı, en çok da “bak bu tren devrilir bağırır bu raylar / o sahte o kart düzene” sözüyle tekrar tekrar hatırlamayı sağlayan “Denek Hayatım” şarkısı, sakin kalmaya çalıştıkça kofluk tarihinin yeni tekerrürleriyle sınanan bir toplumsal hafızaya ses veriyordu.
Sakin grubu ikinci albümü için aldıkları demo kayıtlarını ardında bırakarak dağıldı ve sonraki yıllarda Türkiye’de sınanan sabrın birçok kez sonuna gelindiği tekerrürler yaşanmaya devam etti. Sonucunda adalet mekanizmasının işlemediği ve adına resmi ağızdan kaza denen katliamların, ülkenin farklı noktalarında kart düzene bağıran raylarla acılı insanların sesinin karışmasına yol açtığına yeniden tanık olduk. Sakin’in grup olarak bütünlüğünden doğan ve hem toplumsal hafızaya hem de bireysel arayışlara aynı anda ses verecek olası üretimlerini dinlememiz de elbette mümkün değildi bu süreçte.
Toplumsal ve bireysel çıkmazların dünya ölçeğinde pandemik bir yoğunlukla hissedildiği 2020’nin sonuna yaklaşırken “Hayata” albümünü Onur Özdemir’in solo ve yine demo formatlı çalışması olarak değil, onun önemli bir parçası olduğu Sakin’in “işte geldik buradayız” diyen ikinci albümü olarak duymak isterdik. “Hayata” şimdilik, yeni bir yılla birlikte gelecek olumlu değişimlere dair düşünceleri ve beklentileri, her an yeni heyecanlar yaratabilecek müzikal üretimlerin sonsuz ihtimalleriyle buluşturmaya bir vesile. Göreceğiz; 2021, hedefi daha duru bir şekilde gören şutlar öncesi hangi kaygı ve çelişkileri yumuşatacak sinesinde.
[1] https://soundcloud.com/sakin-2-album-demolari
[2] https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/hikmet-demirkol/sakinden-artiste-onurr-29408208