Skip to main content

Müzisyenlik “emek, getiri ve götürü” açısından dünyadaki zor mesleklerden biridir. Profesyonel düzeyde müzisyen olabilmek için mümkün olduğunca genç yaşta eğitime başlanılır. Dışarıda arkadaşları oyun oynarken müzisyen olma amacındaki genç, dört duvar arasında müzisyenliğin temelini oluşturan çalışmaları yapmak zorundadır. Bu da yetmemektedir, çalgıdaki yeterliliğini kaybetmemek için ömür boyu neredeyse düzenli olarak her gün çalışma yapmaya devam etmek zorundadır. Müzisyen kavramının içinde sadece icracılar da yoktur; bu yelpazenin içinde besteciler, aranjörler, miks ve mastering uzmanları, DJ’ler, eğitmenler de vardır. “Emek” çok erken yaşta verilmeye başlanmıştır ve emeğin sona ereceği bir “emeklilik” yaşı da genellikle yoktur. Neredeyse “bir ömürlük” bir meslektir müzisyenlik. “Götürü” ise genellikle “getiri”den daha fazladır. Müzikten gelen cüzi para yine müziğe gitmektedir. Maddi birikim yapabilmek ise pek mümkün değildir. Gece geç saatlere kadar sahnede yer aldıktan sonra düzenli bir aile hayatına sahip olmak özlemlenen ancak nadiren başarılabilen bir durumdur.

Yukarıda kısaca belirtilen zorluklar az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde, gelişmiş ülkelere göre daha net şekilde görülür. Batıya olan beyin göçü müzisyenler için de geçerlidir. Kendilerini gelişmiş ülkelerdeki sosyal sistemde daha rahat ifade edebilen müzisyenler kariyerlerini gelişmiş ülkelerde devam ettirmektedir.

Çetin şartlar sadece müzisyenler için mi geçerli diye sorarsak tabii ki hayır. Yerin metrelerce altında çalışan maden işçilerinden küçük yaşta çalışmak zorunda kalan çocuklara kadar çarpık sosyal ve ekonomik sistemin altında ezilen milyonlar var. Amaç kesinlikle meslekleri karşılaştırmak değil; fakat bazı meslekler var ki güncel gelişmeler karşısında çalışanlarını diğerlerine nazaran daha çabuk etkiliyor. Bu mesleklerin başında ise müzisyenlik geliyor. Terör, yas, bayramlar, deprem gibi olay ve günlerde diğer meslekler çalışmaya devam ederken müzisyenler için yasaklı günler başlıyor. Son dönemde bu yasaklı günlere neden olan olaylara bir yenisi daha eklendi. Hatta öyle bir “olay” ki ancak bilim kurgu filmlerinde izleyebileceğimiz türden. Koronavirüs salgını Türkiye’de etkisini göstermeye başladığı an devlet birtakım önlemler aldı ve bu önlemler aslında Türkiye’nin ekonomik ve sosyal yapısının ne kadar da kırılgan olduğunu bize gösterdi. Sosyal güvencesiz çalışmak zorunda kalan mesleklerin başında gelen müzisyenler, çok ciddi sıkıntılara düştü. Küçük yaştan beri elleri sadece çalgılara dokunmuş olan parmaklar “ne iş olursa yaparım” düşüncesini ve korkusunu en derinden hissetmeye başladılar. Şu anda yaşanan olgunun etkileri sandığımızdan daha derin olacak. Bu yüzden durum tespiti ve öz eleştiri yapmak ve geleceğe dair gerçekçi, yapıcı bir yol haritası oluşturmak gerekiyor. Tek bir sihirli değnekle müzisyenlerin kronik sorunlarına çare bulunmayacak. Bu işin çözümü müzisyenlere düşüyor.

Bu amacı gerçekleştirmeye katkı sağlanması için biri müzik yazarı ve altısı serbest çalışan müzisyen olmak üzere toplam yedi kişi ile yarı yapılandırılmış mülakat yöntemi kullanılarak Mayıs 2020’de aşağıdaki dört soru sorulmuştur:

  1. Serbest çalışarak geçimini sağlayan müzisyenler Covid-19 virüs salgını nedeniyle bir anda gelirsiz kaldılar. Etrafınızda bu şekilde işsiz kalan müzisyenler var ise şu anki ekonomik ve psikolojik durumları hakkında bilgi verebilir misiniz?

Şefik Kahramankaptan: Sadece müzisyenler mi? Geçimini serbest çalışarak sağlayan pek çok meslek sahibi işsiz kaldı. Hepsinin ekonomik ve psikolojik durumları kötü. İçlerinde geleceğe dair umut besleyen sayısı çok az.

Şinasi Celayiroğlu: Müzisyenlerin çoğu kayıt dışı bir şekilde ve yevmiye usulü çalıştıkları için bu salgından belirttiğiniz durumlar bakımından en çok etkilenen meslek gruplarından birini oluşturuyor. Kira ödeyen, ailelerine, çocuklarına bakan çok müzisyen var ve şu anda tüm gelirleri kesildi. Çoğunun sosyal güvencesi de olmayan müzisyenlerin ekonomik ve dolayısıyla da psikolojik bir çıkmazda oldukları aşikâr.

Ahmet Polat: Covid 19 sebebiyle işsiz kalan, serbest çalışarak geçimini sağlayan müzisyenlerin bir anda içine düştükleri ekonomik ve psikolojik durumu anlamak için Covid-19 şartları ortaya çıkmadan önce o müzisyenlerin yaşamı nasıldı bunu bilmek gerekir.

Serbest çalışarak geçimini sağlayan müzisyenlerin, istisnalar hariç; para veya yiyecek biriktirerek yaşama huyları yoktur ve felsefe olarak da bunu benimserler. Hatta çoğu arkadaşım da şöyle bir fikre sahiptir “Biriktirmek, diğer insanların faydalanacağı şeyleri hapsetmektir’’.

Serbest çalışarak geçimini sağlayan müzisyenlerin çoğunluğunda bir diğer husus ise haftanın birkaç günü seyircilerinden sürekli aldıkları psikolojik doygunluktur. Bu doygunluğun içinde:

  1. a) Bir şey üretmenin verdiği haz
  2. b) Onore olma durumunun psikolojik doygunluğu
  3. c) Sürekli seyirciden aldığı motivasyon duygusu
  4. d) Sürekli yeni bir repertuar, yeni bir tarz, sahnede yeni bir kompozisyon üretme arzusu vb.

Bütün bu duygular ‘’yaşam sevinci’’ ile eşsiz bir motivasyon duygusu yüklemektedir.

Ekonomik olarak ise ortalama bir gelir kaynağının yanında, psikolojik destek, aldığı ücretin yeterli olmadığını baskılamaktadır.

Covid-19 nedeniyle serbest çalışarak geçimini sağlayan müzisyenler, aniden her ikisinden de yoksun kaldılar. Psikolojik ve ekonomik olarak bir birikimleri olmadığı için tabiri caizse ‘’sudan çıkmış balığa döndüler’’. O canlı, hakiki ve gerçek doyum bir anda bitti. Biriktirdikleri ve zor anlarda kullanabilecekleri psikolojik birikim de yok oldu. Şoku atlatıp durumu az çok tahlil edebilenler ise yeni eserler, yeni üretkenlikler peşine düştüler. Aniden ortaya çıkan bu durumun, yine aniden ortadan kalkabileceğini düşünenler, yeni çalışmalar ve proje üretmenin peşine düştüler. Ekonomik olarak ise tam bir sıfır seviyesine çok kısa bir süre içinde vardılar. İstiflemek gibi huyları olmadığından belki de kolay kolay baş edemeyecekleri bir durumu yaşamak zorunda kaldılar.

İstisnalar ise kaideyi bozmaz. Bu istisnalar içinde ben, yine kendi isteğim ve dayatmam dışında, bir yöneticimin “Gel seni sigortalı yapalım. Sahnede elektrik çarpar veya müessese içinde başına olmadık bir kaza gelir, bize bir sorun çıkmasın, başımıza bir iş gelmesin’’ demesiyle başlayan bir emeklilik serüvenim oldu. Gerçi bu emeklilik maaşı ancak ve tek başına karın doyurmanın ötesine geçemeyen bir maaş oldu. Bunun tartışılması ayrı bir konu. Şöyle diyenleri duyuyorum “Hiç yoktan iyidir’’.

Gerçekçi olmak gerekirse Türkiye’de serbest çalışarak geçimini sağlamaya çalışan genç müzisyenlere cesaret vermek isterdim ama maalesef çevremde serbest çalışarak geçimini sağlayan müzisyenlerden emeklilik durumuna kavuşanlar yok denecek kadar çok az. Ve bu bir gerçektir. Sonuç olarak serbest çalışarak geçimini sağlayan müzisyenler, psikolojik durumları sebebiyle çok zor durumdalar. İçine düştükleri ekonomik durum ise içine düştükleri psikolojik durumun ağırlığına ağırlık katmaktadır. Böyle durumlarda birdenbire içine kapanık bir hal alan psikolojik durumları sızlanma, ağlama, yaygara yapmaya fırsat vermez. Bu durumu kendilerine yediremezler. Çalışırken onore edilen, takdir edilen, belki gerçek kazançlarından daha yüksek bir kazanç sahibiymiş gibi gözüken ortamlardan sonra, Covid 19 sonucu psikolojik yardıma ihtiyacı olan bir duruma düştüler.

İlter Kalkancı: Çevremde, bu virüs salgınının darbesiyle beraber bir süredir meslek değişikliği yapmayı düşünen müzisyenlerden bazıları arasında meslek değişikliği yapanlar var. Kimisi tahta/mobilya işleriyle uğraşıyor, kimisi “baba mesleği” diyebileceğimiz aileden gelen birikimlerle kurulmuş işlere yöneldi. İstanbul’dan taşınanlar da arttı; çünkü canlı müzik camiası bazı büyük isimler haricinde para kazanamıyor.

Can Onur: Dershanelerde ve evimde gitar dersleri vererek para kazanıyorum. Uzun yıllar sahnede çaldım, bir dönem belgesel filmlerine müzikler yaptım. Müzikten başka gelirim yok. Ders verdiğim için uzaktan eğitimle bazı öğrencilerime ders vermeye devam ediyorum. Eşim çalışmasa ekonomik durumumuz berbat durumda olacaktı. Benim psikolojik durumumda bir sorun yok. Temel ihtiyaçlarımızı karşılayabiliyoruz. Gereksiz tüketmiyoruz, dolayısıyla kazandığımız para cebimizde kalıyor. Ben etkilenmedim fazla. Üstelik de hiç olmadığım kadar keyifliyim. Başka meslektaşlarımın durumlarını bilmiyorum.

Caner Bektaş: Kendim de dahil çoğu müzisyen arkadaşımda gelecek kaygısı oluştu. Hem pandemi hem de ekonomik zorluklar psikolojimizi olumsuz şekilde etkilemekte; ancak benim gibi haftada 5-6 gece canlı müzik yapan arkadaşlar bu işsizlik ve izolasyon sürecini kendilerini geliştirme açısından bir fırsat olarak da görmekte.

Barış Menküer: Mekanların kapanması ile herkes işsiz kaldı tabii. Bu durumun hem ekonomik hem psikolojik etkileri oldu. Az çok birikimi olanlar veya ailesinden destek görebilenler bu dönemi biraz daha rahat atlatırken böyle bir imkânı olmayanlar için durum çok daha zor. Psikolojik kısmını da çok sevdiğiniz bir şeyden mahrum kalmak olarak tarif edebiliriz. Bir müzisyen için sahnede performans sergilemek büyük bir deşarj ve tatmin imkânı verirken bu mahrumiyet ruhsal bir çöküntü ve yoksunluk duygusu yarattı.

Devam edecek

Kültür

Zaman

Eylül DanışmanEylül DanışmanAğustos 2, 2023
Kültür

Nazmiye

Eylül DanışmanEylül DanışmanAğustos 2, 2023