Skip to main content

Önceki yazılarımda bahsettiğim, birbirinden uzakta yaşayan iki kadının günlük sohbetlerini konu alan podcast beşdokuzdört’ü dinliyordum. Dinlediğim, tasarım eğitiminden bahsedilen bir bölümdü; sonra bir cümle duydum. Daha ikinci sınıfta olan tasarım öğrencilerinin katıldığı bir proje dersinden, değerli bir hocanın söylediği ilk cümle; Hepiniz birer tanrısınız!

Bu cümleyi duyan öğrencilerin mezun olduktan sonraki hallerini lütfen hayal edin. Podcastin devamında, birer tanrı olan tasarımcıların mezuniyet sonrası karşılaştıkları iş dünyasına dair bazı paylaşımlar var. Beşdokuzdört’ten İrem’in de söylediği gibi, tanrılara nasıl asgari ücret teklif edilebilir? Bu çalışma şartlarında ilham perilerinin gelmesini nasıl bekleyebilirler ki? Tasarımcıların, ‘basitçe karalamalarını’ isteyen müşterileri tarafından çok sık duydukları bir kelimedir ‘bi tık’. Tanrı Adem’i yaratırken ‘bi tık küçült’ diyen kimdi?

Bu haftaki yazımı, Tanrı rolünü üstlenen ve yoktan var ettikleri kusursuz ürünleri sayesinde kendilerini toplumda konumlandırdıkları nokta ile hepimizi şaşkına çeviren tasarımcılar için yazmaya karar verdim. Bu hafta vereceğim tüm tasarım örnekleri kusursuz!

‘The Uncomfortable’ Katerina Kamprani tarafından tasarlanan alışılmadık bir tasarım serisi. Başarılı tasarım nesnelerinde detayların doğru olması gerektiği ile ilgili genel geçer bilgileri yerle bir eden seride, göstergebilim alanına saygı duyularak ürünler kullanılamaz hale getirilir; fakat tipolojileri bozulmaz. Yani ürünlerin detayları değiştirilir. Tasarımcı ve mimar olan Kamprani projesini ve aldığı ilhamı şu şekilde tarif ediyor;

“Bir ürünü kullanan bir kişinin genel deneyimine atıfta bulunan kullanıcı deneyimi terimi hakkında çok şey öğrendim, özellikle de kullanımının ne kadar kolay veya hoş olduğu açısından, bu durum bana tam tersini yapma konusunda ilham verdi… Alışılmadık bir şekilde düşünmenin komik olduğunu düşündüm ve zihnimdeki gündelik nesneleri yapısızlaştırmanın ne kadar zor olduğuna şaşırdım!”

Kamprani’nin projesinde hedeflediği, kalıpların dışına çıkıldığında gündelik hayatımızdaki nesnelerin ne kadar değişebileceği ile ilgiliydi. Projeye ait aşağıdaki derlemede görebileceğiniz görseller ise tasarım ile ilgili pek çok kaynakta ‘kötü tasarım’ olarak geçiyor. Bilinçli olarak kalıpların dışına çıkardığı ve kullanılamaz – kullanıldığında konforsuz hissettiren ürün tasarımları kötü tasarım örneklerini oluşturuyor; fakat bu ‘kötü tasarım’ların hepsi, Kamprani tarafından bilinçli bir şekilde ‘kötü’ tasarlanmış ürünlerdir.

Bazı tasarımcı, zanaatçı ve sanatçılar, kusurlu bir canlı olan insan tarafından üretilen veya tasarlanan eserlerin kusursuz ve mükemmel olamayacakları görüşündeler. Bu sebeple ürünlerini mükemmel buldukları anda, kendileri deforme ediyorlar.

Bilinçli bir şekilde ‘kusurlu’ tasarım örneklerinden bir başkası ise Paul Seling’e ait. Kusursuzu sadece Tanrının üretebildiği bilgisi ile insan üretiminin kusurlu olması gerektiği sonucuna varan Seling, tasarladığı seramiklerin ‘mükemmel’ olmamaları için son bir dokunuş yapıyor. Ve seramikler, tanrı tasarımı olamayacak kadar kusurlu görünüyor.

Bilinçsiz bir şekilde ‘kötü’ tasarlanan ürünler ise yine gündelik hayatımızın içinde bir yerlerde her gün karşımıza çıkıyor. Tanrı eğer kusursuzu tasarlıyorsa üzgünüz tasarımcılar; hepiniz birer tanrı değilsiniz! Aslında tanrının en mükemmel tasarımı olarak görülen ‘insan’ ve kusurlarını görünce de ‘kusursuz’ kavramını tartışmaya başlıyoruz. Sahi sizin var mı, kusursuz dediğiniz herhangi bir şey?

BeşdokuzDört’ün ilgili bölümü için;

https://open.spotify.com/episode/5GLA6rm1dGEaljcr0EMw8V?si=90SbnxqFT8uBQuGvnaRrow

 

Kültür

Zaman

Eylül DanışmanEylül DanışmanAğustos 2, 2023
Kültür

Nazmiye

Eylül DanışmanEylül DanışmanAğustos 2, 2023