Gerçekten doğayı koruyabilir miyiz? Hem de doğa için… SiiGii firmasının bir tasarımı ile hatırladığım, kafamı çok karıştıran bir soru bu.
Tasarımcılar doğaya saygılı ürünler yapmalı, bunda mutabık olmamak mümkün değil; çünkü doğanın korunmaya, iyi bakılmaya ihtiyacı var. Bu, işin bir yönü. Diğer tarafta ise şu sorular var: İnsanlığın mevcut konumu doğayı koruyabilmesine müsade ediyor mu? Yoksa bin yıllardır olduğu gibi doğanın içinde çaresiz ve küçük mü?
16. İstanbul Bienali’nin başlığı 7. Kıta olarak belirlenmişti. Yaşadığımız dünyanın yeni bir jeolojik çağa girdiği ve bu çağın Antroposen olarak adlandırıldığıyla ilgili de bir metin paylaşılmıştı. Antroposen çağında gezegenin insan eli değmemiş noktaları azalırken Pasifik Okyanusu’nun ortasında, 7 milyon ton ağırlığında bir plastik yığını ile yedinci kıta olarak adlandırılan yeni bir kıta oluştu. Pek çok antropolog, çevreci ve sanatçı bu konuyu birlikte araştırıp, çeşitli eserler ortaya çıkardı.
Yedinci kıta örneğindeki gibi, insanın doğa üzerindeki etkisi tartışılamaz bir gerçek; ancak doğa, bununla baş edebilmenin bir yolunu hep buluyor. Bilim adamları plastiğin doğaya karışmasını sağlayabilecek yeni bir etken buldu, bakteriler… Ideonella Sakaiensis 201-F6 isimli bakteri, plastiği doğal bileşenlerine dönüştürüyor ve ortaya işlenmemiş plastik bileşenleri çıkıyor. Ortaya çıkan bileşenler doğaya zarar vermiyor ve toprağa karışabiliyor. Doğa kendini sürdürebilmek için organik olarak gelişir ve biz insan olarak sadece kendimiz için uygun olan şartları korumak için doğayı koruruz. Bu yüzden doğa ile insanoğlunu konumlandırırken ne bugün ne geçmiş çağlarda, insanoğlunu doğanın üstüne koyamayız. Aslında insanoğlu doğayı korumaz; sadece kendisi için uygun şartların devam etmesini sağlar.
Bu konuya nasıl mı geldim, yazının başında da bahsettiğim SiiGii’nin bir tasarımı ile… Çocukluğunu deniz kıyısında, kumsalda geçiren İspanyol tasarımcı, güneşe alerjisi olduğunun tespit edilmesi ile kendini doğadan koruması gerektiğini fark ediyor ve aşağıda gördüğünüz, kendi atölyesinde sadece yapıştırıcı ve bir baskı silindiri ile ürettiği ürün ile güneşten ve doğadan korunabilecek bir çözüm sunuyor.
SiiGii’nin yaşadığı süreç ve çözümü ile ilgili Dezeen’e söylediği sözler şu şekilde;
Koşullarımızla problemleri reddetmek yerine işbirliği yaptığımızda, keşfedilmemiş bölgelere girebiliriz.
Doğayı doğa için koruyamayız, doğayı insanlık için koruyabiliriz. SiiGii’nin ürünü ve aslında yaşadığımız COVID süreci de bana sıkça hatırlatıyor insanlığın doğa içinde ne kadar küçük ve çaresiz olduğunu. Sizin cevabınız ne? Kim daha büyük?